İnsan var olmak için ne yapmalı? Gerçek anlamda varlığını hissedip var olmanın getirileri ve aynı zamanda götürdükleriyle gerçek bir benlik duygusu, gerçek bir öz ve kendisi olma durumuna nasıl ulaşmalı? Gece çöktüğünde yeryüzüne,dünya ile beraber her gece içine gömüldüğü karanlıktan nasıl kurtulmalı? Bu nevi sorulara yanıt bulmayı arzulamaktan ziyade daima soru sorma gücünü içimizde taşımamız gerekiyor. Daima soracağız. Yanıtlar sadece birer kaçış. İnsan hayatı var oluşuna anlam verme üzerine temellendirilmeli. Bu temel üzerine yaptığımız bina bulduğumuz yanıtlarla değil, her bir sorunun üzerine daima o sorudan çıkacak yeni bir soru ve böyle sonsuz bir ekleme hali ile oluşmalı. Çünküinsan dipsiz bir deniz, uçsuz ve bucaksız bir gökyüzü. İnsanlık var olduğu sürece var oluşundaki asıl temel nedeni ve en nihayetinde ulaşması gereken amacı her bir birey nezdinde ayrıca sorgulamaya devam edecektir ve etmelidir de. Dünyadaki savaş ortamının baskınlığı, kendi varlığına anlam veremeyen bir grup topluluğunun var oluşunu anlamlandırma çabasını şiddet üzerinden yapıyor olmasıdır.Kendi benliğini kuramayan insan bunun için çabalar ve sonuca ulaşamadığı zaman diğer insanlar üzerinde şiddet tekeli oluşturur. Çünkü her bir bireyin daha doğarken bile içinde bu varoluşsal soruların zihnine kodlandığını görüyoruz. Bebek biraz büyüyüp akli melekeleri gelişmeye başlayınca ebeveynine soracağı en mühim ve çarpıcı soru "anne veyahut baba ben bu dünyaya nasıl geldim?" olacaktır. Bu soru bir tesadüf ya da bilinçsiz bir zihnin ürettiği soru değildir. Aksine bu soru kodları doğuştan itibaren insanın içinde vardır.