Derin bir denizin en dibi gibiyim. Batan bir gemi, soluğu kesilmiş çırpınan bir balık gibiyim. Bulutlardan uzağım bir hayli. Artık kollarımı açtığımda dünyayı tümünden kucaklayamıyor olmanın derin hüznü yer etmiş vaziyette ruhuma. Çocukluğuma duyduğum özlem arşa çıkıverir böyle anlarda. Yaşadığım anlardan bir parça koparıp hissedebilsem yeniden keşke.

Keşke… 

Ne garip bir kelime değil mi? Bir girdap gibi ruhumu içine çekip ciğerlerime sigaramdan çektiğim derin bir nefes dumanı dolduruveriyor. 

Ah, bir çıkabilsem aydınlığa, güneşi görebilsem bir kez daha bir gülüşte. Bulutlara dokunabilsem bir kez daha bir bedende. Sıyrılabilsem şu çöküp kaldığım banktan. Yeniden çizeceğim aşkın resmini bulutlara. Şiirlerim ahenkle dans edecek kağıtlarda.

Ne garip değil mi?

Aşkı çizebiliyor, kağıtlara dökebiliyor iken aşksız nefes alamayan ruhumda hissedememek…Sanırım hayat bundan ibaret. Sanırım seni sen yapan her ne var ise; boyunun erişemediği yükseklikte, gözlerinin alamadığı uzaklıkta var oluyor. 


Sayın okuyan, seninki nerede, bilmiyorum fakat benimki bir hayli yüksekte. Bulutlarda…

Ve sayın okuyan, seni sen yapanlar her nerede ise bir gün ulaşman dileğiyle…