işte taşıyor!

türümüzün sonunu

lanetimizi getiriyor bize.

sonumuzu hazırlıyor elleriyle

ışıksız gecelerle yüzleşmekle lanetlenmişiz.

bu noktadan sonra geriye dönemeyiz

aya ve ışıklara bir gıdım yardım için dua etmeliyiz

ama gökyüzü bomboş

bilinmezlik içinde yapayalnız

tir tir titreyeceğiz.

rüzgar ve yağmur bizi sırtımızdan bıçakladı

var olmuş tüm kutsal salonlar soğuk ve boş.

yaptığımız fedakarlıklar, tapınmalarımız

boşuna mı yapıldı?


an ve an ölen bir ayın altında

bir yalanı yaşıyoruz

ve o kahpe ölümün

alacağı canlara bakıp

şımararak güldüğünü duyamıyor musun?

bu düzenden kaçamaz mıyız?


pişmanlık duymuyoruz

birçok kişi başarısız oldu tıpkı bizim gibi

kaderlerimizin tanrılar tarafından belirlendiğini bilmiyor musun yoksa?

yoksa o tanrılar çok mu uzaklar bize?


sona hoş geldin...

adımına dikkat et düşebilirsin...

tıpkı benim savaş meydanında düşüp kanadığım gibi.

kardeşim.

ve öteki dünyadan sesleri duyuyorum.

azrail beni bekliyor...

ve sonraki sessizlik.

sadece öteki dünyadan silik sesler...

donmuş bir gölün erimesi gibi

anılarım kayboluyor...

parçalanmış ruhum orada rahat edecek mi?

ah, evet mi? o zaman ölüm anında gülümseyeceğim...