Veda Caddesi'nde karşılaşalım seninle.


Ay geceyi gündüzden sökerken,

kılıçlarımı kuşanıp,

ay şavkına metal fısıltısı değerken,

yüzünü gizler gibisin benden.

Batıda birkaç müze,

Doğuda sürülmeye hazır birçok tarla,

olması gereken

olması beklenen

her doğal şey gibi


Veda caddesinde karşılaşalım seninle.


Mantıksız her şey kabulleniyor zihnim,

Yapmam gerekenler rafta,

bir yüzük takıp

bir asayı uzatıp

bir büyü mırıldanıp

Oluverse ya aklımdakiler.

Tarçın rengi bir oje

Dünkü rüyadan payını alıp,

Ayrılırken tırnaktan usulca,

Avutmak istersen bugün beni


Veda caddesinde karşılaşalım seninle.


İsimler anlam kazanıyor

ve anlam yitiriyor hikayelerde,

Bir satırın arasına gizliyorum

hissi, hazzı ve yanılgıyı.

Yeni yıldan beklenti,

beş çift renkli çorap,

noel babalı kırmızı don,

kocaman düşünülmüşlüğe

kocaman bir gülümseme bağışladım.


Ama artık veda caddesinde karşılaşalım seninle.


Ufak tefek düşünüşlerine,

birçok anlam yükleyip öylece, sarılmadan yan yana

yürüsek ya seninle.

güneşin ayazında

gecenin ılığında

anlamlar karışsa bütün dillerde ve suretlerde

sevmediğim süt; şerbet-i balsa

nefret ettiğin sokak şenlik benimle,


Veda caddesinde karşılaşalım seninle.


ikibinondokuz tane kuş olsa mesela

ikibinonsekiz defa parçalanan yapıların yerine,

o kuşlardan bir haber bana,

bir söz sana.

elinde bitmeye yakın bir sigara

yürürken kaldırımda

attığım sigarayı söndürürdü botun,

ama geçip gittik, dilimde "tam ortasındayım"

seninse kulaklığında Teoman'dan "bugün"


Veda caddesinde

karşılaşalım artık

yeni yılda seninle.