dillerde bir parmak terk havasıyla bakılmamalıydı gözlerine kırmızı entarili vedanın

ret yemiş karabasanlar kabul doğrultmalıydı şakağına leylasının

fakat asla silah değil

omurgasından yakmalıydı karabasanların ateş

hayır! düştüğü yeri değil


uğurlar olsuna sıkıştırdık öksüz kalmış o kitabı

bir tren kalkacaktı dünyadan yarım kalmışlığa

kızgın değilse, dargın bakacaktı muhakkak

bir kez daha yırtılarak vicdanımız en derin yerinden

öfke kalın kollarıyla elvedayı saracak

Bize dokunmayan yılan bin yaşayacaktı yani


dumanı oldukça çocukların

bulantı tutacaktı ferahlığını ruhunun

bavuluna doldursa en adi yanlarını insanlığın

sığmazdı elbet, ağırdı taşları genç yaşının


‘’yolculuğumdan buruşturdular işte

beni hiç koşamadığım yollar tutuyor anne"


sırtından vurulacaktı veda

küskün binecek trene

bu masalı kayıp bir çocuk tamamlar ancak

uyanmazsa eğer en verimli uykusundan dünya

yine başımız sağ olacak