I

Her sabah kokunu koynuma getiren rüzgarın hatırı hiç yok mu

zaman canımıza işliyor, bakıp duracak mıyız?

yık duvarları be kadın!

aynı şehirde gurbetlik mi olur?

Akrebin yelkovana küstüğünü görmüş mü vakit öldüren ahmaklar?

bir eyvallah demek yok mu?

dünün bugünde hakkı varken

yıllar vefasızlıkla mı dolu

Sahi vedalaşmayacak mısın?


||

Kal demek için çok geç kalmışım

sen yine de kal

bırak küçük dağlara bahar gelsin

gel de fosilleşmiş sevdamızda bir çiçek filizlensin

yahut bitsin bu gecelerin ızdırabı

ciğerlerime doldurduğum havanın kalmasın bir manası

baktığımda göğe semasızlığı göreyim gök kubbe, bürünmesin suretine

Erisin aklım, simanı tasvir edecek en ufak bir zerreye muhtaç kalayım

veyahut razıyım Adem'in kaderine seninle el ele kovacaksak!

sahi vedalaşmayacak mısın?

|||

Umut öldü, benden evvel umudum öldü

tenime dokunmadan ruhumu aldı yeşeren o düşler

sol cebimde boynu bükük kaldı sonu hiç gelmeyen şiirlerin

umut öldü tenime dokunmadan

sana gelmek için ezberlenmiş bütün yollar meclisinden haberdar

elim kavuşmuyor telefonlara, sesine hasretken benliğim

sözcükler kafiyesiz, kaderin kendisine emanet en sevdiğim

hor görme on yıla bir vedayı, bilirsin ölüm yoksa sevmem ben vedayı

azat et son dileğimi dinlerken gözlerine bakıp seyredeyim İstanbul'u!

sahi vedalaşmayacak mısın?