O benim yanımda olanlar,

Yoklar.

Yüzümü onlara dayadığımda,

Kömürle içime çizilen

Yollar.

Eski pazarları düşünüyorum,

Ya da cumartesileri.

Hepsinde olmasa da

Çoğunda mutluyum.

Çamurlara değen küçük ellerim,

Kendini yapamıyor.

Hafif bir cızırtı, kopuyor telim.

Göğsümdeki sağlam tahtaya,

Birkaç kere vuruyorum.

Bir şeyler arıyorum, bir şeyler arıyorum...

Buluyorum.

Orada, duruyor işte

Birkaç yıldır sakladığım gözlerim.

Alıyorum yuvalarına takıyorum

''İşte bu sensin!'' diyorum.

''Seni unutmadım.'' diyor, sarılıyorum.

Ve böylece beni tekrar sevebileni öğreniyorum.

Diğerleri var bir de

kendimden birkaç şey anlatıyorum

Sevmiyorlar.

Yanlışlıkla okula kırmızı terliklerimle gidiyorum.

Küçüğüm

utanmayı ilk öğrenmişliğim oluyor.

Dünya dönüyor,

ben kendimi arıyorum.

Kendimle çarpışıyor,

çarpıştıkça, parçalanıyorum.

Kabuğumu bir iki soyunca,

beni yanlış tanıyorlar.

Palavra oluyorum.

Ve birçok şey de oluyorum

ama en çok palavra oluşum canımı acıtıyor.

Birkaç fotoğraf var.

ağzım, burnum küçücük.

ellerim hatta avuç içlerim bile küçücük.

bu benim diyorum işte.

bu olup nasıl bu olunmuyor anlıyorum.

Küçücük ayaklarım

su birikintilerine basıyor sevinçli.

şimdi nasıl unutuyorum o sevinci.

hıçkırıklı bir adam yaralıyor beni.

hüznü tanıyorum.

dostlarım eskidikçe

sandıklara koyuyor ara ara bakıyorum

bana kalırsa eskiler hep sevilir zaten.

ben de sevmemek istedim eskileri

ama hep sevdim.

eskiyen sevebilir çünkü

bir başka eskiyeni.