Boş koltuklar göze biraz toz kaçırır
Ve bazı şeyler gece ikiden sonra yasaklanmalıdır
Biraz geri dönsem annemi öperdim belki de babama daha sıkı sarılırdım
Hatta senin yanına kadar gelsem ki bu dünyada zamansal bir dengesizlik çıkartır
Çünkü kimse İsa’nın doğumuna kadar gitmemiştir günümüzde
Biraz daha sonrasında
Bir şehir seçsem belki Truva belki Atina
Bir o kadar içlerindeki gürültüleri kafama sıkıştırıp
Biraz daha gözlerine bakardım o masada
Kafamın içindeki tüm şairleri öldürüp seni sevdiğimi söylerdim
Bu bir şeyi değiştirmezdi, belki de yanından bile geçmezdi
Zaten rasyonel düşüncelerimin irrasyonel etkileri de beni çok etkiledi
Ama lütfen çek gözümün önünden o saçlarını zaten yorulmuşlardır
Her sabah güneşi çekip gökyüzüne bırakan saçlarını
Buralar biraz vahşi Batı
Üzgünüm Amerika değil burası resmen Orta Doğu
Çeşmeler de kurur hemen burada
O çeşmede bir şair ölür
Kelimeleri dökülür toprağa çiçek açar
Biz ah deriz o vah
Ama kimse bilmez
Susuzluğum suya olmasa da sanadır
Gerçi bu coğrafyadan da kaynaklanır
Monarşik bir yalnızlığın sonucudur ki
Sen yoksun
Ve çabuk yalnızlaşıyor hava
Hayalin uzaklaşsa buluta bakıyorsun
Ben Pera’nın rastgele bir sokağındaki en yakın barın kapısına
Aklım sende bir halt yiyemedim sigara ve kitaptan başka
Sonra Sokrates geldi aklıma ardından Aristo, Plato derken
Sana kadar gelir bu sıra
Sen bu devrin gördüğü en iyi filozof
Bu düşünce ise
Beni öldürür
Bu düşünceler gecenin ikisinden sonra
Düşünülmemelidir.
Bunların hepsi
Aklıma gelir de senden ötürü gitmez
Duvara baksam saat beni sen geçe durur
Ellerime baksam ki bakamam çocukluğumdan beri
Kaderlerimizi elimde birleştirmeye çalışırım
Üzgünüm bu gece nefes alan her şey eşit
Sen de, bizim Mahmut abi de
Sokrates de
Ama inan hep nefret ettim
Kirpiklerinden silah çekenlerden de
Lee Cooper giyen komünistlerden de
Kendimden de senden de
Ama seni sevdim emindim
Yunustum balıktım alıştım
Karıştım
Barıştım
Çoğu zaman
Kendime ilan ettiğim savaşı istisnasız her defasında da iki taraf olarak bitirdim
Paşam görse çok kızardı
Lakin biz ki artık aydınlanmayı bekleyen iki şehir
Sen benden önce merhaba dersin sabaha
Benim şehrimde seni aydınlatan güneş daha geç batar
Gününü bitirip çekilirsin kenara
Ben bildiğim dualara sarılıp ağlarım
Ama lütfen
Paralel bir evren ayarlayabilir miyiz Tanrı'm?
Mümkünse küçükken ağladığım oyuncağı da cehennemin son katına atalım
O oyuncağın içindeki mektup da yansın
O sıranın altına bıraktığım zarf da bulunmasın
Bulunsa da açılmasın
Açılsa da okunmasın
Okunursa da anlaşılmasın
Ama sonuna geldiysek zamanın seni sevdiğim aramızda kalsın.
Beyazıt Çelep
2020-11-07T16:09:36+03:00Yorumunuz ve düşünceleriniz için gerçekten çok teşekkür ederim. Eleştirinizi dikkate alacağım :))
Esra Ermiş
2020-11-07T15:41:07+03:00Öncelikle kaleminize, yüreğinize sağlık. Genel olarak hoş bir etki bıraktı okurken. Sizi ileride daha çok görmek ve okumak adına da fikirlerimi paylaşmak istedim. Şiir çok güzel fakat özgünlük ve öykünme arasında gidip gelen bazı satırların karmaşası lezzetinden biraz çalıyor gibi. Zihninizin yansımalarından sezdiğim kadarıyla çok daha özgün, tınısı olan satırlar çıkabilecek gibi ama sanki bazı duyguların verdiği yorgunluk cümlelere de yansımış ve hak ettiği değerden kısmışsınız gibi. Yani demem o ki kelimelerinizi birleştirirken biraz daha vakit ve özen gösterirseniz sanki bizler de çok daha güzel eserlere tanıklık edeceğiz gibi. İyi ki yazmışsınız, iyi ki okudum 🌸
Beyazıt Çelep
2020-11-07T13:47:38+03:00Çok teşekkür ederim hoşbuldum :)