gün göğerdi sisli bir esriklikle

sessizce güneşle barıştı yağmur

çanak çanak açtı badem çiçekleri

kan birikti çehremde taze ve serin

kör bir serçe fırladı yüreğimden

aceleyle örttü göz kapaklarımı


yollara dağıldı hazin damlalar

damlalarla boğuştu beyaz güller

gri kızıl düşlerle meskun her yer

giderek inleyerek aşkla sarsıldı

çünkü bu zaman

bu köhnemiş truva atı

gök gürültüsüyle ilk kez tanıştı


yaprak yaprak döküldü sonra

maziyi yüklenen yorgun laleler

hem olmuş hem gaddar serkeş bir keder

zift gibi yapıştı gecelerime

öyle bir mihenk oldu ki sözlerim

uslanmadı ne bir harf ne bir heceyle