Sigarasını yaktı, pencerenin karşısına geçti. Sokağı izlemeye koyuldu. Yağmur atıştırıyordu. İnce ince ama hızlı yağıyordu mübarek. Bu havalarda çıkıp ıslanmayı seviyordu. Fakat bugün tembelliği üzerindeydi.

Sokağın aşağısından bir çocuk göründü. Su birikintilerinin üzerinden atlayarak koşuyordu. Arada bir kolunun tersiyle burnunu siliyor. Üşümüş belli ki. Hızlıca bakkalın kapısını açtı. Kapı gürültüyle kapandı. Muhtemelen bakkal amcamız sinirlenmiş, suratı asılmış, homurdanmıştır. Zaten hep sinirlidir, yüzünün güldüğünü görmek pek mümkün değildir. Bunu yan sokaktaki manava anlattığı zaman manav alaycı bir şekilde gülmüş: "Efendim herkes illaki güler. Bu adam da elbet gülüyordur. Belki rakı sofrasında, belki karısının koynunda. Amma mutlaka gülüyordur, yahu gülmeyen insan mı olur be?" Bunları söylemişti söylemesine ama yine de bu herifin diğer herkes gibi güldüğüne inanmıyordu.


Sokağın üst yanından bir adam geliyor şimdi. Ağır adımlarla, düşünceli düşünceli ilerliyor. Orta yaşlarda, orta boylu, orta direk bir adam. Memur olabilir. Banka ya da nüfus memuru mesela. Olmaya da bilir. Alelade bir işçi de olabilir, mühim bir bürokrat da olabilir. Rüşvet yiyen biri de olabilir pekâlâ, alın teriyle ekmeğini kazanan biri de. Hepsi olabilir, hiçbiri de olmayabilir. Bir sigara yaktı adam. Derin bir nefes çekti. Otobüs durağına sığındı. Bu saatte otobüs geçmez ki buradan.

Adam belki de parasızdı. Çocuklarına kaç gündür istedikleri çikolatayı alamamıştır. Yolu da mahsus uzatıyordur, çocukların uyumasını beklemek için. Belki adam evli bile değildir. Yalnızlığın pençesine düşmemek için burada soğuktan titriyordur, birkaç insan yüzü görmek umuduyla. Tek odalı bir evde kalıyordur. Akşam yatmaya gidiyordur sadece. Kazandığı parayı cadde üzerindeki meyhanede garsonluk eden esmer kıza yediriyordur. Adam ağır ağır kalktı, yürümeye başladı.


Sokağın aşağısından hızlı adımlarla yürüyen bir kadın gördü şimdi. Sıkı sıkıya sarınmış, bürünmüş bir kadın. Belki de o garson kız. Esmer olan. Adamla burada buluşup ya onun tek odalı evine ya da bir otele gidecekler. Yahut bir meyhanede kafayı çekecekler.

Belki adam bir fenalık peşindedir. Kadına ilişmeye çalışacak belki. Bu düşünceler kafasından hızlıca geçerken adamla kadın kaldırımın dar bir yerinde karşı karşıya geldiler. Adam nazikçe yol verdi. Kadın teşekkür eder gibi bir hareket yaptı. Sonra uzaklaştılar.

Biraz önceki çocuk şimdi bakkaldan elinde bir poşetle çıktı. Geldiği gibi atlayarak, zıplayarak gitti.