Belki kağıttan bir gemi yapmıştım,

toprağın üstünde durmayı anlamamış,

güneşin doğuşunu hep kaçırmıştım.

Belki de kapı zilini epey öncelerden oymuş ya da kulaklarımı oymuş ya da her bir şeyi mütemadiyen oymuş,

sen dedin diye kılıfına uydurmuştum.

Hatırlamıyorum.

Kendimi hatırlamıyorum.

Belki de ucu açık bir yer değildir yarattığın, belki sen, sana sen denildiğinde kızmıyorsundur,

belki de hiç kızmıyorsundur.

Ben yine de uyumadan önce yastığımın altına ekmek kırıntısı bırakıyorum.

Neden her sabah alarm sesine uyanıyorum, bilmiyorum.

Yenemediğim zamanları saymayı bırakıp olağan zamanların kuyruklarındaki yıldızlara yeniliyorum.

Bize hiç gülümsüyor musun? Bilmiyorum.



Şimdilerde yeniden bahar geliyor,

Ayten buralardaydı, bir zamandır kayboldu,

Bir kediydi Ayten, toprağı yakından tanıyandı.

Belki sen görüyorsun, belki de kaybolmak başka bir biçimin var olma tanımı.

Anlamıyorum.

Sahi bize hiç gülümsüyor musun? Bilmiyorum.