Papatyaları kopardılar, koparıyor, koparmaya devam ediyorlar. Yalancı sevdalara inanmak, kanmak istiyorlar. Rüzgarlar yalan olduğunu söylerken, bülbüller içten içe onlara gülerken aldıkları güller ellerinde kana dönüyor. Her şey söylüyor, her şey haykırıyor. Yalan diyor yalan, bu sevda da siz de yalan.


İnanmıyorlar, şahit ya da bir ortak arıyorlar. Buluyor el değmemiş, günah nedir bilmeyen, masumluk ile nam salmış papatyayı. Düşünmüyor, zannediyor ki bir tek o seviyor, zannediyor ki bir tek onun canı yanıyor. Bir an umurunda olmuyor o papatyalar. Önce dalından, sonra yapraklarından ayırıyor. Seveni sevdiğinden ayırır gibi.


Yalvarıyor papatya ve diğer papatyalar, nafile, duyan yok. Yüksek ses ile bağırıyor; seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor... Her deneyişinde çıkıyor sevmiyor. Sinirleniyor... Ardı ardına koparıyor, ardı ardına deniyor, nafile, sevmiyor çıkıyor. Fakat vazgeçmeye niyeti yok.


Anlıyor masum ve saf papatyalar bunu, pes ediyorlar, onların yalanına ortak olmayı seçiyorlar. Çıkıyor artık, seviyor diye koparıyor... Koparıyor ardı ardına, çıkıyor seviyorlar.


Artık bırakıyor papatyaları, alıyor cevabı. Buluyor yalancı sevdasına bir şahit. Rüzgar bağırıyor, gece gündüz isyan ediyor, bülbül acıyor, gül kan kusuyor ama nafile, yalancı sevda kazanıyor. Yalanlar papatyaları ele geçiriyor. Masum bir beyazda bütün dünyanın bildiği, haykırdığı yalanlar gizleniyor ve orada can buluyor.