Kim yamadı dudağıma bu cebi

Kanlı bir gülüş akıyor niye

Bilmek tarafı dolu yaş

Kuru yollarda sürünmek

İçim/de/sen

Kâlbime vuracağım en büyük taşı bulacağım



Parmakları bileği taşı

-bıçak ağzı derin-

Yüzü yürüyüşü boyunca

Yüreğin dengesini bozuyor

Sormadan -soluyor beni

Nefesin demişim -hâl bu ya

Yanağıma değse karanfil ağacı

Sevmeye beş delik kurşun açıyor

Yüzüm takıldığında denize -bir orman yalnızlığı



Anam yamamadı dudağıma bu cebi

Gülüşümün ardını dikenle doldurdun

Susuyorsam elim yüzüm kanla

Konuşturmadın -hüzne koşturdun



Seni görmek ıtrında ezan çiçekleri 

Kâlbimi bulduğum en büyük taşa susacağım



Kanamaz da dudaklarım

Dudakların kan olmasın

Ben sanmadan öp o dut ağacını

Görenler aşk sandığında

İki deli yaş aksın


Cânımın kızılı bileğine kadar

Kâlbini sustuğum en küçük taşa soracağım


Mevzu kağıda nasıl düştüğü değil

Bir pencere nereye bakıyor bilmiyor hiçbiri

Nefesin değmediği yanağım

Son bir kırlangıç türküsünde

Omzum terassız zincir

Bir baba kirazlara yaşlanıyor sabah üzeri

Atın boynu -terle buluşan tuz

Kara kapılı o duvar- turunc gölgesi

-Bir bakışı kaçırmana daha takâtim yok-

Böğürtlene dolu düşer yol kenarı

Sesini kıskanmayı öğrendim 

Sesin yok

Güneşsiz duvarlar kavlıyor bodrum

Sesin yok

Taşımı kâlbine saklayacağım 


Hangi çiçeğin kokusunu boyuyor

Bilmiyorum -tükeniyoruz epeydir

Sesinde hanımeli dinlemek var 

Sesin yok

-LâKayît-

Çuvaldızın düşerken kendime

Niyedir sırtımda elin izi yok

Sesin

Yok


//İki denizin arasında kalan

Can bahrî kendine karışamayan //


Uzat defterini boynunun

Benim dudağım şiirden çok

Yürüyemiyorum çakıllar soğuk

Ellerin soğuk

Yüzün yok



Sen yamadın dudağıma bu şiiri

Gülüşüm ardı dikenle dolu

Yalnızca kendi sustuğumu kanattım

İkimizsiz bir köşe ücrasında



Uçuşunda ölür yaprak -sağır çiçekleri

Kâlbimi tuttum vurdum kâlbine

Toz ve mıcır

Ve kan yine

Ve çakıltaşları güneşsiz

Ve geçmek yanı -sönük yürek

Şimdi bana inanıyor musun demiştim

Kâlbini kara bir taşa kustum




Bıraktım soruları ve sen olmazı -cep: kan

Bağrıma taş bağladım senden tarafa



Bağrı taş resminde gül kurusu kan

Kırlangıç suya vurdu kendini

Sen yamadın dudağıma bu şiiri

Gülüşüm ardı diken dolu kan




Dilimin kızılı yüreğime akıyor

Sunmadan -sabahın körü

Susmadan -ateşine sağırlar

Kâlbimi büyük bir taşa vurdum



Bağladım gülü dikenlerken içimi

Kâlbimi büyük bir taşla sustum

...




.

Mirza Şâmil.

25Nisyan'24



Kırlangıç'ın Taş'a Son Terennümü.

.

Bu defa başka

-hepsi geçti-


...