yalnızlık sektörüne adım atmış olan kaç kişi okuyacaktır bu yazıyı? veyahut kimlerin hakkıdır tam anlamıyla yalnızlık? karanlık bir gecenin sessizliğine hangimiz daha yatkınızdır? bazen bu tarz yazılara kafamdaki birkaç soruyla başlamak hoşuma gidiyor. sabah kalktınız, ilk sersemliğinizle telefonu elinize alıp saate baktınız -sanki bir önemi varmış gibi- ayağa kalktınız ve birkaç adım ötenizdeki perdeyi açıp dışarı baktınız. kim bilir kaç yıldır aynı görüntünün manzarasıyla uyanıyorsunuz. dün geceden kalma düşüncelerinizi bir kenara yıkıp adımlarınızı lavaboya çevirdiniz. elinizi yüzünüzü yıkadınız ve işte, artık kendinizdesiniz bir nebze. yine telefona döndü eliniz ve baktınız. ne mesaj ne de arayan. yaşadığınızı dahi merak eden yok. kimsesiz bir hayatın tam ortasına bir gülle gibi fırlatılmış, akabinde terk-i diyar eylenmişsiniz. ne zamandan beri yalnızsınız? bu sorunun cevabı içinizde açmaktan korktuğunuz bir sandık mahiyetindedir. bir yalnızın günü nasıl geçer, inanın pek bir fikrim yok. çünkü yalnızlığın tanımı yer-gök arasında dağlar kadar değişebilme potansiyeline sahiptir. benim yalnızlığım ise derdimi anlatacak bir insanın hiç olmayışındadır. içime kapanışımdadır. dinleyip anlamayanların arasında dertlerimi kendi içimde dev aynasında bakarmışçasına büyütüşümdedir. bir sokağa bakan gece lambasının titrek ışığına çiviyle kazınmış adımdır. ben kazımışımdır zaten, belki izim kalır diyedir. gündüzü akşam edene kadar türlü türlü dertlerin kapısını açar, her birini açtığına pişman bir şekilde kapatırken bulur insan kendini. kendi dünyasının bile hayaletidir insan. unutamadığı bir anın esiridir, eski dostlarının bıraktığı hatırasıdır, sokakta kaldığı gecenin sabahıdır. ivedilikle mecbur bırakılmıştır insan yalnızlığa. enini boyunu ölçüp dibine balıklama dalmıştır. her mekanın kendisine göre bir anlamı olduğunun habercisidir. defterine karalayamadıklarını biriktirmektense buraya karaladıklarıdır. belki bir gün biri çıkagelir bir dost, bir eş, bir akraba. birkaç günlüğüne kurtarır sizi bu kör karanlıktan. lakin siz çoktan almışsınızdır yalnızlığın vücut kitle indeksini. yalnızlık sizsinizdir. yalnızlık içinde bulunduğumuz hayatın ta kendisidir. korktuğumuz her şeyin başımıza gelişindeki o dipsiz kuyudur. yalnızlık insandır öyleyse. bizler yalnızlığın ete kemiğe bürünmüş haliyizdir...