Yani, yine gümüş bir gökyüzüne uyanmak gibi bir sabah

Uyanmak yeniden sonbahar havasına

Aklımdan çıkıvermiş ne kadar sevdiğim bu mevsimi

Kavurucu yazın ortasında

Yine bir haziran gününde

Belki de aynı günü son görüşmemizin

Hatırlayamıyorum...


Yani, bir gidişin varışı neden bu kadar uzun sürdü?

Yol mu uzundu, sen mi oyalandın?

Neyse, geçelim soruları

Zaten cevaplarını da istemiyorum artık.


Yani, Mecnun olmak ille de çöl gerektirmez

Kimi hasretler de güneş gibidir

Yakar, kavurur, kurutur topraklarını

Kırk yılda bir vaha bulsan ne fayda

Yine dört yanın kızgın toprak


Yani, birkaç deniz ötede dinlenme vakti

Bir akşamüstü bir sigara içimlik

İmbat yönünden bir ferahlık

Yağmur düşecek gibi bu akşam


Yani, demem o ki,

Güneş olsan ne fark eder

Bir rüzgar eser unutulursun...