bir gül gibi kokladın ruhumu

bedenimden saymadın günleri.

barkod okur gibi okumadın.

bir yanlışı doğruladın ama

bir yanlıştan iki doğru çıkmaz.

eğrik kemiklerimi yok saydın,

kayıplarımdan kapı yaptın,

sen açtın ama

ben yürümeyi unuttum.

nasıl olsa bir yanlıştan iki doğru çıkmaz.

bir ağaç köklerini verince toprağa,

her şey öylece gitmiyor işte.

kökü kurumuş bir ağaç veremez sana meyve.

bir yanlıştan iki doğru çıkmaz, anla.

siyah beyaz bir fotoğraf

içinde iki kişi,

birinin üzerine damlayıp

kuruyan bir kan gibi

bir yanlıştan iki doğru çıkmaz.

doğruyu gösteriyor sanıyorsun,

yavaş yavaş aksın istiyorsun zaman

gözlerime baktığında.

saatte akrebin zehri var.

bir yanlıştan iki doğru çıkmaz.

kavruluyor içinde bir şey bana gelemeyince

bir bataklıkta yürüyorsun,

bacaklarını çeken günahlar var,

farkında değilsin.

bir yanlıştan iki doğru çıkmaz.

bir ağaçkakanın gövdene vurup durması

bir şeyleri ararken,

harap olan olan gövdeni öpmek lazım.

ama normal sayıyorum.

ve unutuyorum gövdeni.

bir yanlıştan iki doğru çıkmaz, ne olur anla.

sayısız pencere açmışlığın var,

bu başka deyip çiçek koyuyorsun

burada çiçek barınmaz,

kediler hoyrat.

düşüp kırılırsın.

bir yanlıştan iki doğru çıkmaz.

bir şiir iki kişiyi her zaman kurtarmaz.