ve işte siyah-beyaz bir yaşam bulmuştu, renkleri tanıtıp verdi ona bir sürü uçurtmaları ağaç dallarından kurtardı. sonrasında fark etti üstüne yakışmayan bu fiyaskoyu, ruhu yüktü ve ağır bir romandı. kamburundan sanat yoldu. bugün mutluluğu görmüş yarın tadacaktı. ertesi gününe farkına vardı ki yaşamsızlığın o kusursuz dinletisi bileklerinden çekiyordu onu. ölüme sevdasının yolunda kurban olmayı dile getirmenin davudi ağıtıydı attığı her adım. her şeyden beri adım attı. isimsizliğin nefhasına çekti kendini. dünyaya göstermek istediği son bir şey kalmıştı. ardı kırsal bir sone sonlanması gibi isimsiz mezar taşlarından okunacaktı...