Dindi ruh halimin kurcalanan mevsim geçişi hassasiyetindeki öfkesi. Babamın av tüfeğiyle beni banyoya zorla götürmeye çalışan annemin öfkesinden bile daha az. “Acıyacaktın”, ya dizime ya yüreğime.
Duvarlarım şeffaf, yuvarlarım şefkat. Umduğunu bulamayan umur kuyusunda ego yapıyor ne söylersem. Karamsarlığın şavkı tufansız yuvalara. Turfanda sevincime üç masum çentik, ikisi minik, birisi büyük.
İtalik sevinçlerimin olmasından utanmamaya kendimi ikna etmeyi bilmediğim çocukluk rüyam, büyüye büyüye yetişkin riyam. Bazen tek harfi karıştırır alfabe bileyicileri. İkinci olmayı kinci sanmaya yorar.
Gittikçe darlaşan o koni tepeciğindeymişiz gibi. Bana kurulan tepelerin altından, sana sunulan tepsi de altından. Sadece suskunluk paketi. Ağacın dibinde. Haftanın tam ortası ve günün tam ortasında, güneş dik gelirken, adalet terazisinde bekleme.
Düşük pil seviyesine kadar inip inip kendime doğru yürüyorum ama sisleri fazla izlediğimi belli etmemeliyim, kırıcı dil seviyesine kadar gidip gidip kendime doğru yürüyorum ama sesleri fazla özlediğimi belli etmemeliyim.
Dümeni terk etmeyin.