saat beş ezanları ılık bir yazın sabahı

karşı apartmanda çatal kaşık sesleri

morlar yakışmış dallarda yeşillerin koynuna

her balkonda en az iki nemli basma

sağımda dik tepelere fırlatılmış yoksul bir köy

hey allah'ım ellerinle karalamışsın kaderciği

yokuşlarda bir bir sıralanmış işçi omuzlar

bir adam beyaz atletiyle uzanmış balkona

kuş kadar belini kıvırmakta bir güzel

damda olsak ne güzel uyurduk minderler üstünde

sessizce ve hep bir ağızdan söndü sokak lambaları


bakıyorum yürekte sızıma, neredesin?


evimden guatemala'ya kadar kıvrılan bir asfalt

uzakta dumanlar yükseliyor kentin içinden

koşun yerliler koşun uyanın

birileri şehri tüttürüyor fabrika bacası gibi

gömlek cebinde paket paket rant taşıyor siyaset

sümbülzade vehbi görse ağzımıza sıçar vallah

kurumlarımız kapkara olmuş kirden

sobayı kuran neylesin bok dese işte o cinsten


uzanıyorum ak baldır kızıl topuk güzele, neredesin?


başımın üstünde bir soluk gök

bir parça buluttan yoksun günün aynası

ey yar koynunda translate-i tevrat

ip üzerinde yirmi üç biber kurusu

allah etmesin ne çetinmiş hasretliğin acısı


bakıyorum "incir dalında yürüyen süte" neredesin?