güney yarımkürede şimdi ay ters görülür

bu gezegen bitap, bulanık ve biraz sağa doğru eğik

galiba bu aralar cuma namazlarını aksatmanın bedelini ödüyoruz

sevgilim şimdi seninle birlikte çözülmesi gereken hadiseler var

toplumsal metaforlar geliştiriyor aklım iskemlenin başucunda

seninle ben, şimdi kalkmış toplumsal duyarlılık alanlarında el ele tutuşuyoruz

ve bin dokuz yetmiş üç petrol krizini tartışıyoruz 

sonra,

dünyanın çapını ölçmeye kalkıp

üstümüze örtecekleri ölü kefenini bir milim kesmemiz gerektiğini anlıyoruz

buradan konuşulanların derinliği duyulmuyor

yerel saat farkından değil

sanırsam kulaklar biraz içe dönük,

şu rezidansları alalım, manzaraya uygun değil

alt kesimde yaşam yoksulluğa yönelik yeni atlaslar barındırmıyor

kayıtlar yalan söylemez, yukarıdan güneş her yeri tam aydınlatmıyor

ısı ayarları kontrol edilmeli ve evrensel reçeteler hazırlanmalı

ruhumuz kentsel dönüşümlere henüz hazır değil

şimdi sevgilim,

Amerikan gettoları,

Fransız banliyöleri

iskeletsiz binalar, unutulmaya yüz tutmuş arsalar, mühürlü iki kat evleri

suç mahalleri,

ihtiyar bir çocuk,

asgari standart altı kapana kısılmış yoksulluğun kültürü...

bir acı biber tadı yaratabilir.

kuzey yarımkürede şimdi yere boylu boyunca uzanan üçüncü dünyalar

kelime: sosyal damping

kişiler: çok uluslu şirketler

ve bürokratik işlemler

kitap: Şato

yazar: Franz Kafka

yukarıdan aşağıya doğru yüzde yirmilik paylar sıralanmışken

bir memleketin dalları kırılıyor,

ve bir deli cesareti filizleniyor kırılan dalların arasından

günah benden gitti, açın artık yelkenleri

yoksulluk ve atlar aynı hızda ilerliyor

biz bir ihtimalin aşığız sevgilim

duvar diplerine inen bedenlerin

hüznü, acıyı

kaybedişi ve umudu

baştan yaratması gerekliliği ortaya çıkmaktadır

konu biraz devrik ama tartışmaya kapalı

sahi kaçıncı kişinin, kaçıncı suskunluğu bu

takunyalar yere sert basmıyor ve suratlar maskelenmiş

yoksulda bilmiyor ki yoksulluğunu 

açlık, suskunluk değildir.

susamışlıktır gönül coğrafyası insanlığının misafirperverliğine

artık modern bir intihar olgusuna gerek yok sevgilim

insanlık zaten bir urgana, silaha, bıçağa

yahut kimyasal ilaçlara gerek duymadan

düzenli olarak ölüyor

diyelim ki bu zenginler J.J Rousseau okumuş olsunlar

ve diyelim ki beyanat olarak verilen yüzde yirmi üç sayısını kabul etsinler

küçük köylü söylemleri,

literatür yazıları, tehlikeli oyunlar, analitik felsefe

biraz hiç, biraz kafalar aç, biraz fatalizm

şimdi sevgilim bu şiir yangın yeri

çaresizlik çizgilerini örerken kuytu mahallerinin köşe başı kaldırımlarında

ilk maaşını alan Muammer amcanın 

şakaklarından boylu boyunca uzanan o ter

Afrikalı çocukların susuzluğuna su olur mu?

sorma bana artık manzaranın nasıl olduğunu

kibirli eşitsizlikler hep şeş-ü yek

ve yine iklimsel geçişler sert

biz şu zamanı ihtimaller üzerine yaşamaya o kadar alışıkken

ömrüm kalabalık sofralar istiyor ihtimallerin ihtilallarında

bu kepeze hayata sorsak ıskaladığımız ıskarta hayatların nedenini

ekinoks ile alakalı olduğunu söyleyip mahcupluğu bize yüklerdi

şimdi sevgilim saat sabahın beşi

güçlü ve zayıf

zengin ve fakir

ben ve sen

ilelebet payidarız.

kalemim yoksulluğa yazar, adımlarım sana ilerler