heyecanımı ve kaybolan her şeyimi kesik çığlığımda buluyorum

ve biliyorum

asla dönüp iyi olan şeylerin ayrılmaz parçası olamayacağım.


ben bilenlerin unutup gittiği sayısız ah çektim,


gözlerini değdirip köşeyi dönenleri,

düzenli olan ne varsa onun hasretini içimde fatiha gibi tekrarlıyorum.


tepetaklak olmasını düşlüyorum,

kibirden görünmeyen perdelerin,

kan yok diye suçlanmamış ruhani cinayetlerin.


o el değmemiş nevresimlerinizden inlere üşüşmenizi çok isterim!

dünya eninde sonunda ütopyanızdan kötüdür, siz de bilin.


kendime hala uğrayıp duruyorsam aha bu size duyduğum kinim yüzünden.


bir

sarhoşluk biraz erteler,

incinmiyorum ve dokunmuyorum.

hala küçücük bir tohumum yaktığım hikayelerinin en içinde.

eğer nemli bir toprakta nefes alıp versem bir kereye mahsus canlanırım.


kendi günlerimde bile bir karşılığım yok benim,

her gelenin şerefine yeni bir şeyin ustası oluyorum.

sabrım, selametim, bembeyazlığımdan küflenişim.

üstüne basıla basıla kendi içine çöküp kağıda benzeyen otlar gibi kalbim.


hangi yanımla karşılaşsam,

yetim sancısı,

bu gökyüzünün grisi.

yıkıntı

ve git gide hüzünlenen çekiç bir baş ağrısı.