Bir sanrı var, upuzun.

İnanmalıyız ki aşk bitmeyen bir his çıkmazı olsun.

İhtiyacımız var buna çünkü biliyorum, ölüm baş ucumda.

İnşa etmesi zor kaldırımlarda, çamurlu ayaklarımızın altında bir sanrı var.

Upuzun, acımasız.

Öyle acımasız bir sanrı ki o, kanına dolaşıyor.

Bir bakteri, bir kurt adeta. Kemiriyor.

Sonsuz düşler ülkesinin kraliçesi bir sanrı, kafamın içinde.

Kulaklarımdan boynuma sızıyor.

Aşk sanrısı.

Çaput bağlamış gözlerime ve dişlerim takır takır birbirini öğütürken,

Yalvarıyorum sussun diye, oralı olmuyor.

Sarp bir sanrı, ikna ediyor.

En acımasızı da ikna olmak inanmadığına.

Adanmışlığı yok ediyorum, sadakati ve saadeti.

Şimdi tek bir sanrı ve ben.

Kimse yok.

Yapayalnız soruyorum:

Yeniden, nasıl aşık olunuyor?