Bir vakitler nar tanelerini yedi Persephone,

ardından elmayı gördü Adem.

Deniz kızı iki bacak için sesinden,

Shalott Leydisi, Lancelot için aynasından vazgeçti.


Yalın ayak kaçtı çıplak zaman.

Ötekiler izleri takip ettiler,

kahramanların alın çizgilerinde tek sıra yürüyerek.

Merdiveni dayadı arda kalan.

Terzi karanlıkta söktü o maviyi.

Böylece tekerleği buldu insan.

Evveli terk etti yelkovan.

Tam çeyrek geçiyordu beni,

ağır bir bavulu, ağır bir kalbe tercih edenlerin güzergâhında.


Önce ayrık otu gibi arsızlaştım,

karıştırdım bu çağı, bir çarşamba çarşafıyla.

Sonra çerçevelendim.

Kilometrelerce yumdum gözlerimi.

Yürüdüğüm caddelerde, döndüğüm köşelerde,

yoktun, hiç kalmamıştın.

ve sonra,

soluğu kesildi ihtimalimin.

Avcılar kokumdan tanıdılar beni.

başka insanların provasını yapıyordu ayaklarım.

Toprağın kabul etmiyordu toprağımı.


Bir şey buldum dayandım.

Köprüler inşa ettim,

altından okyanuslar akıttım,

Yeni korkular yarattım kendime,

eskileri senle bıraktım.

Yalan söyledim,

ben o akşamüstü affettim seni.


Birimiz ikiye dayandı.

Tüm ışıklarını söndürdüm.

Sonsuzluğun saklanmalıydı.

Bir şeylerin sonuydum ben.

İyi bir yemeğin, güzel bir kahkahanın, hayatını değiştiren o kutsal anın.

Sen nisan ortası, mayıs başı,

yeşeremediğim o saksının diyarı...