gözlerin ışıldasın istiyorum,

güneşi gördüğünde, yeşili bol yollardan geçtiğinde.

kuşlar uçtuğunda geçtiğin yollarda.

gülümse istiyorum.

ışıl ışıl, 

uçucu.


dünyaya çok ait,

ve başka yerden gelmiş gibi görülmemiş.


ellerinin kıvrımlarını ve soğukta nasıl ürperişi hala aklımda,

susmak istediğini biliyorum, susmanın ulu olduğuna inancın hep orada.


öyle değil,

konuşulacak onca şey var.

hepsi önemsiz ve hayır 'hayatımızı değiştirecek' şeyler değil.


bu ülkenin halini konuşacağız, evet.

bir kedi ne zaman mutludur, evet.

yola gece mi çıkılır,

gündüz yolculuğu akıllıca mıdır?

evet hep bunlar.

gündelik dertlerin o güvenilir sıcaklığı.


bunları konuşacağız,

böyle şeyleri konuşa konuşa ömür geçirilir.


ama konuşmazsak,

ağaç gibi kururuz.

güneşsiz, topraksız.


yine de seni elinden tutup bunları anlatacağım bir dünya harikasına götüremem.

bu kez değil.


kimseyi bir şeye ikna edemeyecek kadar yaralıyım.

sonsuz bir gün kadar uzanmak istiyorum.


bir kez de senin sesin çıksın bu boşluğa,

gerekirse duyulmasın.


benimki yankılandı hem de

yine de değmedi kimsenin kulağına.


sığınamaz mıyız tekrar?

biz-

güne,

bu toprakların karanlığına?


sen gidersin,

belki bir gün ben.

gitmemişim de hiç.

yol nedir, nereden geçer ve nereye varır.


hüznümle aynı kişi oldum,

yeni değil.

içimde beni sıkan dönüşsüz bir kasvet.