Salim bıçkınlıkların hesapsız verisini

Düzayak gidişlerin

Porselen izlerine kazdım.


Mevsimsel boğuşmalarım kâinatla,

Çiçek haykırışında

Boğumsuz salkımlardan tadardı.


Keyifsiz iznimi

Öz ölüm denemelerime sardım.

Fırtına bağlansa beli bükük dünlerime

Çalsam beynimi artık

Sevimli kayıpların tomurcuklarından.


Aman vermeyen gıcırtıları

Sararmış duyguların,

Tümelden öte

Sıralı ezberler kadar mı?


Yitik şehirlerin üzüm bağlarını

Cümlesinden emin, korkak adamlar

Fermente böğürtülerle kirletiyor.

Kulak kesildiğim

Öz suskuların kaderciliği

Yanılmışın zannettiği kadardı.


Ölmüşlerin damarlarından

Kırmızı sevgiler sağalttım.

Burçları yıkık umutları

Son dikim yangınlara astım.


Gözlediklerini anlatan

Morarmış dudakların tutukluğu

Zulmedilenlerin

Hasır tutmuş ayaklarında anardı.


Hasmımın muadili var:

Ölü doğumların puslu siması.

Kaldıraçlı bıkkınlıklar

Sinmiş yâr ellerimin tedirginliğine.

Ver geceyi bitik sillelere!


Yutkunmuş özlemler yetmeli.

Şakağımın bozum şafaklarını

Boğduysa seher yeli

Bitmeli bitmişin tükenmeleri.


21.03.2022

Fotoğraf: Matthew Henry