piyanist yalnızlığıyla yaşıyorum,

üstümde belli belirsiz kırılmışlıklar.

karanlıktan büyük suçlar mı işlemişim?

sağır edici siren, kırmızı mavi ışıklar,

apartman boşluklarını yavaşça dolduruyor.


rayiha ben iki ay sonra evleneceğim,

daha ilk sigarayı dudağıma süreceğim.

şu yerdeki ceset, elimdeki silah kimin?

titriyorum, hafızam parça parça siliniyor.


dizlerime sarıl, beni yabancılara bırakma.

birini vurmuşum yüzü tanıdık değil,

bu tabancaysa inan benim değil.

sene yetmiş sekiz, on bir ekimdeyiz,

bilmem kaç yüz ceset serildi, bitmediler,

postallı iri kıyım herifler, kanıma girdiler.

memleketmiş, dava diye tutturdular.

belime barut koydular, kim koydu tanımam.

sağ sol diyorlar, ben o işlerden anlamam.


havada kıvılcım rengi, biber tadı var,

rayiha, okulum henüz bitmedi,

ne roma’yı ne paris’i görmedik.

komiserler hayallerimi kelepçeliyor.

belinde cop, suratsız, çatık kaşlı birkaçı,

sorgu odasında canıma okuyacaklar,

beni kandırdılar, bağırıyorum, dinlemiyorlar.

uçağa binecektim, göz alabildiğine süzülecektim,

takılıp yıldızlara, cüzzamlı ülkeden gidecektim.

mahkemede beni yaşatmayacaklar.

rayiha bekleme, soluklarımı bağlayacaklar.

anneme söyle, seni nasıl sevdiğimi bilirsin,

inan ki rayiha, ben cana kıymayı ne bilirim?