I. (Yılkı Bir)

Solumdan sükûtumu söküyorsun,

Bir akşam daha çöküyor,

Kaç çiçek yaprağa hamileyse doğurdu

Issız ayaklarım yine yağmur sularında kaldı


Selânda sultan soyundan seni soyluyorum

Soyunuyor soruyorsun, ben mi âlâ su mu

Son gül solduysa da salıncaktadır sallarım

Seni en son ne zaman yıkadım, soldu gül suları


Hatrımdadır,

Kıpkızıl pullarla kefenleniyorum,

Çökünce okyanus üstümüze

Eski bir balık sanmasıdır,

Bir mercanın, çürük ayaksızlığımı


Ne tez canlı bir kervan arasından

Yürüyorsun koskoca sahra

Bileğine değiyor, bozuluyor kervan


II. (Yılkı İki)

Sen hatırımda boğulmayasın diye açıyorum

İlmek ilmek boğazlamış o asil zinciri

İplerini senin, düğümlendiklerini

Boynum darda diye, aklımda olmayacaksın değil ya

Mercanlardan süzüyorum kızıldır pullu kefenlerimiz

Yanan bir kayığa çıkayısa sırattan

Açıldı göğsümüz denen yelkenler,

Seher karşısında ilk yolculuğa

Su, su diye bağırmaktan

Ağzımızın her çiçeği

Solduysa sulamayacak değiliz ya!


Hatırımda,

Seni tutan bu karanfil eller,

Bırakan aşağıya bu tarçın!

Boğazımı sıkmaya tövbeli saçına,

Kurbanlar kesildi, duy çığlıklarını seherden aşeka!

Kan aktı gör sepetteki başları Basra'dan ey handân!

Senin rahmini kuruttu rahman

Su, su!

Gelip ıslamaya, haram denen zincirle oynaşmakiçün


III. (Yılkı Üç)

Kendi küçürek cihanında epey keskince köşeleri

Koşarak gidiyoruz halihazırda kanamasın ayaklarımız

Gelin olduk ağaçlarla

Toprak göğüslerinde dideleri

Kapansın ki açılsın

Diyor ki kayboldum baba!

Kayıpsan niye tanır nalımdaki toprağın seni


Korktum, işte duydu pencereler

Eşikler, kapılar, işte görürler beş hisse kâbiller,


Bir kabul ediliş fikrini ciğerime bağlarım

Yekaza mıdır, rüya mıdır, müstakbelim midir yanan


O ne terane ki düşmekteki şaşmışlığı sardı başımı

Var mıdır düşünebilen parçalanmışken tanrısının yasını


Kızıyorsunuz, kızmayın!