soğuk ellerini hatırlatıyor,

açlık seninle yenecek bir tas çorbayı.

umudun yok olup çaresizliğin baş gösterdiği o kanlı çıban,

kendi kendine geçecek bir yokluğu deşip deşip hiç var olmayan kişilere olmayan şeylerin hesabını soruyorum.


bir mutluluğun ihtimalinden geçmiş gibiyim,

elimi uzattım,

bir gaz bulutu dışında adın sanın yoktu.

yorgunum ama bu sefer hepsinden öte / dimdik duruyorum.


seni var etmenin içinde senin hiç olmadığın yollarını öğreniyorum.

bir yemek tarifi yapar gibi en güzel hallerini karıştırıyorum.

ortaya uzun zamandır özlediğim nostaljik tatlar keşfediyorum.

aşkın ilk zamanını bulup bir yılbaşı paketinde alsaydım.


çöle döndürdüğün çiçeklerimi sana inat değil bu sefer kendim için sulamayı öğreniyorum,

unutmadan ve en iyi haline senin gölgenin düşmediği mavi bir yatakta kucaklıyorum.


seni öğreniyorum, baştan ve yeniden.

senden uzaklaşıyorum,

baştan, baştan imkansız halini bir çocuk yetiştirir gibi geleceğin topraklarına ekiyorum.

olmadığın bir kimse olman ve yine de burada kalabilmen için 

seni tekrar tekrar duyamayacağın yerlerden çağırıyorum.