Yol uzun, yol karlı
Yanı başımda debeleniyor sevgisizlik
Sevgi bir nehir, taşıyor içeride
Kar taneleri vuruyor yaz ortası yüzüme
Yol uzun, yol karanlık
Bozkırın üstü karla örtülü
Üstünde bir yonca
İnat gibi dirayetle savaşır gibi duruyor orada.
Yol uzun, yol kısa
Değişen iklimler, değişen mevsimler
Bir tek karın rengi aynı
Kar hâlâ bembeyaz
Yol uzun, yol sancılı
Bir el dokunuyor buzdan cama
Belirsiz harflerden bir şiir oluşuyor
Kar manzarası şiire dönüşüyor.
Yol uzun, yol yaşlı
Bir yerde soluklar kesik kesik alınıyor
Ciğeri dolduramayan hava
Dışarıya akıp gidiyor
Başka ruhlarda tazeleniyor
Yol uzun, yol ağrılı
Ne tabibi var ne ilacı
Bir dokunulsa kaç işitilir
Haberdar bile olunmayan derinliğinden
Nelerle örtülü, nelerle saklı bu kazı
Yol uzun, yol ihtiyatlı
Ummadığın dalda bulduğun çiçek
Kim bilir ne kadarı
Üstelik çoğu zararı
Daha kaç yoldan geçecek
Yol uzun, yollar kapalı
Dilde hep bir yerden aşina sanılan o şarkı
Unutulmuş bir şiir
Balkonda asılı kalmış son çamaşır
Hep aynı gövdeden türemiş sözcükler
Hep aynı yerden tüketilmiş hisler
Kevser Karakaş
2021-05-18T18:34:30+03:00Keyifle okudum, kalemine sağlık :)