Lanet okuyor hıçkırıkları serçenin,

Kuşku cehenneminden bir zebaninin

Genç aşığa yaptıkları yüzünden.

Saat 16.00 vapuru kalktı iskeleden,

Ardında kalanları küçülterek tamamen.

Elimde simsiyah bir bavul,

Ne daha siyah ne daha ağır kafamdakilerden!

Akıldaki her düşünce ve his bir çatal yoldur,

Emin değilim içindekilerden.

Binlerce çatal yol içimde,

Emin değilim yüreğimin beni nereye götüreceğinden.

İndim vapurdan, büyümüş kafamdakiler,

Gecenin efkarlı gürültüsüyle.

Üzgün gölgeler dolaşıyor asfaltta,

Benliğim feyz alıyor, dışında sessizliğiyle,

Ve bir adam bilgece anlatıyor bana,

Ardı arkası kesilmeyen sözler beynimin içinde,

Yakaladım birkaçını:


Dönme, dönülmez yolların birinden,

Ömür nedir ki, biter yolların birinde,

Ne sen bilirsin ne şahane kahinler!


Kendimce söylerken içimden türküler,

Esen bir rüzgar taşıdı da getirdi,

Kara kanatlı, kaleme sarılı ilham perimi.

Söylemek istedim kendime,

İliştirip kilitlediğim bir köşeye hislerimi.


Dönecek neyim var? Kimim?

Ömür dediğin bitse de benimdir,

Ne sen bilirsin ne şahane sevgililer.

Mevsimler yüzlerce kez gelip gider,

En çok küfrettiğim kış soğuğu, o da geçer.