bir kış gecesi doğmuş bu sanrı
verdiği nefes gözleri önüne serildiği an insanın
diyecek şeyi kalmamış zihninin oyunlarına
yazın üflediği karahindibalarla çevrilmiş etrafı
hayret etmiş dünyaya
onun bir nefesi diğerini çıplak bırakıyor ya
hayran kalmış gücüne nefesinin
işte o anda bir kaza olmuş
ve nefsini bırakıvermiş nefesiyle beraber soğuk havaya
yere düşüp parçalanmış ayaklar altında
ruhundan küçük bir parça
bunun hangi yıl olduğu bilinmez
o gün bugündür böyledir dünya
herkesin kafasında bir tabanca
ve gücü yettiğince sıkıyor etrafa
eli kolu yetişiyor ise bir şeye
tutup aşağıya çekiyor olanca gücüyle
yanlış yapıyoruz ama arkadaşım
ömrümüzden mevsimler geçiyor
biz birbirimizden biliyoruz
saçlarımızın rengini çalıyor rüzgar
ve götürüp onları uzak diyarlara
renk katıyor oradaki yaşamlara
biz ise burada
şu kısacık ömrümüzde
birbirimizden götürüyoruz
ve ne o rüzgarlar sürekli
ne sağanak yağan yağmurlar
ne de altında kaldığımız karlar
nefretimizi söndüremiyor asla