İçimde halletmem gereken o kadar çok konu var ki...

Yatağa uzandığım da hepsi yorganın ağırlıyla birlikte üstüme çöktü.

Halledemediğim her şey bugün peşimden beni takip edip durdu.

Sahilde çıktığım uzun yürüyüşte fark ettim ki, hala onu arıyorum. Tam olarak ne zaman bulacağım, nerede bulacağım hiç bir fikrim yok. Ama sanki buluştuğumuz zaman birbirimizi tamamlayacağız gibi hissediyorum.


Her şey çok ağır geliyor omuzlarıma. Herkes sürekli yüzüme bakıp zor günlerden geçiyorsun diyor. Gözlerinin içinde ki acımayı görebiliyorum. En derinlerde belki de bana iyi davranma sebepleri bu gibi.


Saçlarımı kazıdığım zaman sen çok cesursun bu aralar duyduğum ilk beş cümleden biri, diğerleri ise; baban nasıl, sen çok güçlüsün, çok yakışmış ve tarz olmuşsun. Bozuk plak kaydı gibi bunları duyunca fark ettiğim şey; duymaya ihtiyacım olan cümleler bunlar değil. Hissetmek istediğim yaklaşım da bu değil.


Etrafımda ki herkesten uzaklaşmak istiyorum. Baş edemediğim için değil, kimse içimde ki gerçek potansiyelle, kim olduğumla ilgilenmediği için. Ölüm bu kadar yanında olunca insanın, geri kalan her şey değerini yitiriyormuş gerçekten. Şimdi hayatımda kalanlara bakıyorum, arkada kalsa üzüleceğim hiç bir şey yok.


Samimiyet arıyorum hayatımda. İçten gülümseme, kalpten sorulan iyi misin ve sıcacık hissettiren sarılma. Hiç birini hissedemedikçe daha çok kendime sarılmak istiyorum, kendime dönüp en azından iyi gelen şeyleri yapmak istiyorum. Dışarıda ki dünya beni tatmin etmiyor artık. Denizin kıyısında yürürken atlamak istiyorum, ölmek için değil ama orada huzura kavuşacağımız hissettiğim için. İçimde artık hiç öfke yok. Düne, bugüne ve yarına karşı. Kendime soruyorum o yüzden, neyi besliyorsun içinde. Neleri büyütebilirsin çünkü başka türlü olacak gibi değil.


Sahilde yürürken içimi bir korku kaplıyor, ya hayatımın aşkını bu kadar süre bekleyip aslında kafamda büyüttüysem diyorum. Yani onu bekleme fikrine o kadar alıştım ki göremiyorum. Her sabah aynada baktığım kız çocuğu sesleniyor, hayır sadece her şeyle savaştığın için senin için savaşacak birini arıyorsun diyor. Aklıma biri geliyor, sürekli rastgele zamanlarda plansızca karşıalştığım; acaba diyorum o ve ben mi görmüyorum. Yetişkin halim basıyor kahkahayı, annen sana hayatta inanmaz diyor. Babam diyorum. Yine içimde ki yaralara basıyorum bilinçsizce.


Çığlık attım bende sokağın ortasında. Her şey yanımda sürüklediğim bavulumda, taşımak istemiyorum o bavulu. Ağır geldiği için, bana ait olmadığı için. Sürekli bir rolün içindeyim, bütün rollerde, hayatımla ilgili cesur konuşmalardan, bana sarkıntılık eden herkesten sıkılıyorum. Ya bu adamlar bu cesareti nerden buluyor diye ufak serzenişte bulunuyorum.


Kulağımda hep aynı şarkı, yürüyorum.