Hepimiz kendimizi bir parça tükenmiş hissetmiyor muyuz ?
Bunun aslında gönüllü bir tükeniş olduğunu düşünmekten bizi alıkoyan durum nedir ?
Dönüp baktığımızda, Han'ın söz ettiği yeri teğet geçişimizin tam olarak neyle ilgisi olabilir ?
İçinde yaşadığımız çağda, içimizde yaşadığımız öfkeyle, kıskançlıkla, hırsla ve yerine koyulacak çeşitli duygu durum değişkenliğiyle kavga halindeyiz. Sosyal medyanın sağladığı imkanlarla artık bu kadar görünür bir yaşam içinde, kendimizi görememenin farkındalığından kaçtığımız bir yorgunluk toplumu içindeyiz.
Pozitif olanın biçiminin aşırıya kaçışının, bu denli rahatsız edici değişimine tanık eder bizi Han. Pozitifin aşırılığında, her şeyi yapma eyleminde olma durumu, bizi yaratıcılıktan ziyade, istemeden sergilediğimiz, farkında olmadan istediğimiz, arzulamadan yaptığımız şeylere dönüştürür.Yarışa katılmak zorundayızdır. Artık özgürlüğümüzü hiçbir sınır yokken ve mutlak alana sahipken, kendimizi gönüllü biçimde kısıtlayarak yaşarız.
Han şöyle der " Daha fazla aktif olmanın, daha fazla özgürlük getireceğine inanmak bir yanılsamadır."