Ne acı. Soğuk balkonlarda kaldığım günlerin acısını özlemek ne acı.

Ezbere bildiğim yüzler umurumda değil. Şiirlerimi unuttum ne acı.

Buradan vazgeçtim.

Ne ince bir sitem. Ne büyük bir yenilgi diyebilirim evimde sürüldüğüm sürgüne.

Annemin yüzünü ne çok güldürebildiğimi çok geç fark ettim.

Yüzümü güldürebilirdin, çok geç fark ettim.

Hem seni, hem kendimi çok özlemenin peşinde yaşıyorum.

Sana varmanın eşiğinde…

İnsan "iki yüz mili" siyanüre ulaşmak için çok elma harcıyor.

Mahalle hep ibne dolmuş, kimse cüzdanında jilet de taşımıyor.

Yüksekleri denedik, çabucak ölünmüyor.

Balkonlarınız dedim. Dedim sizin balkonlarınız çok yüksek baş döndürüyor.

Yirminci yüzyılın ölüm acısı bile insanı öldürmüyor.

Bu bıktırmalı hayatın, kafaya sıktırmalı olanını bile denedim.

Olmayınca olmuyor.

İnsan ölmek istese de çok. Hâlâ ayakları üşüyünce patiklerini giymekten vazgeçmiyor.

Hoş. Yaz, kış buz kesiyor benimkiler.

Yüreği sorma. Biliyorsun, ''yürek cehennem''.