Kar beyazı ölüm tamtamları çalıyor hudutlarımda.

Derinimde kimse kalmadı, yalnız can çekişen adımlarım.


Göğsümde yarım küre, taşıyamadığım bedenimin çeyrek geçesi.

Göğsümde bir evren, yakıp yıktığım her karışını.


Ne bir yol, ne bir adım… Yolsuz yokuşumdan aşağı.

Vaveylalar sessiz, deniz durgun, sen ile ‘o’ ırak.


Mesafelerle konuştuğum beşinci gün, kurudu tüm ırmaklar.

Biz bir peri masalı, adından söz edilmemesi gereken.


Kilitli olmayan hedeflere, evveliyattan beri her hecesi.

Tek gerçekle bir anda, en büyük küfürdür reddetmek.


Yerküre yükseldi, sebepsiz gülümsemelerin nedenselliği.

Yerküre yüzünde, sebepsiz gülümsemelerin nedenselliği…


Âşık oldum ölüme, provasındayım cenazemin.

Cesedim yalın, ilan ettim özerkliğimi.


Şimdi söyle, ey yüce olmayan tanrı!

Kim kazandı?

Kim?

Kim?..


Sular çekildi, adımlar yükseldi, gece ile fecir bir.

Alfabemde yerin bol, yeter ki kaybetme bu savaşı.

Yüzeyseldir adlar, nefessizdir boşluk, yirmi beşinci kare.

Avuçlarım çizik, nefessizdir ölüm… Söyle; kim kazandı bu savaşı?


Kazanamaz kimse savaşları, kaybetmemektir mesele.

Adımlarımız yakın, üç yıl öncesine mektup.

Kaybetme hiçbir savaşı, kal gülümsemenle.

Ben bir Lazarus, kaybettim birden bire.


Artık virgülsüz tüm noktalar, melodisi yüksek intiharımın.

Yok hiçbir pişmanlığım, huzurundayım tüm tanrıların.

Affedildi günahlarım, oksitosin gülümsemesi, karşı koyamadı tanrılar.

Tamamlandı misyonum, bir ben kalmadı benden içeri.