unutmaksa bir yerde mahşer sayılır

henüz sonunda değiliz masalın

rüzgarın suya söylediği

ışığın kıyısında nöbetçi bir karanlık şimdi


ben ki harflerden kurmuşum şehirleri

kağıdın elleri mi titrer bunu duyunca

yine de bilirsin kaç yalnızlık geçti ellerinden

kaç şehir, kaç hatıra


sana, gözlerimizden geçen yolcusuz trenleri soruyorum

bir boşluktan taşar gibi zahar

işte, masanın köşesinde bekliyor düşlerimiz


hep sakınırdım bu cümleleri

çünkü her şeyin cevap şekline dönüştüğü süreklilikte

içimizdeki dünya, beklerken kayboldu