-beni bir gözleri âhûya zebun etti felek-

                           Yavuz


bağı ortasından ayıran har serpti suyunu 

hem çürük hem hamdı tıkız bir nefes nefs

hem ayıp yerlerimiz yok yaprak bakınacak

kovulacak değiliz huzurdan isa'ya cereme çektirecek gaflet 

meryem'i yere baktıracak kulluk neyimize 


hastasıyız kendimizin ellerimizi seviyoruz

aynaya şehvetle bakıyor sivilce sıkıyoruz

yağmur söndürüyor ateşi topraktan fışkırıyor nar 

nâra meftun tenimiz bir yanımız uçurum

tutunacak yol kavuşacak yâr arıyoruz.


bütün sokaklarını şehrin bütün çıkmazlarını

açlarını hatta işporta tezgahlarını son durakları

şimdi kim boşaltacak kim yakacak bu meydanı

onca kan ve irin, birikmiş onca arzu

çıra gibi tutuşmuş sıvanmış paçalara.


uzun gecelerde kısa sevişmeler eksik dokunuşlar

terli kahkahalar saçlarına yapışmış ölü yüzler

kahrolsun istiyorsun kahrolsun boğazı tıkayan duman

kahrolmuyor kahrolsun dediğimiz lanet olası hiçbi' şey

yerimize dönüyoruz eksik ve kısa rüyalarımıza.