YALNIZLIK ve VAR OLMAK ÜZERİNE




Tanıdıkça yalnızlaştım, yalnızlaştıkça tanıdım.


Düşünüyorum öyleyse varsın.


Yalnızlığın kavuruculuğu ya tümüyle karamsarlık ve acıyla; ya da belli belirsiz bir huzurla anılıyor. Benim yalnızlık anlayışım hiç bir zaman huzurlu olduğu yönünde olmadı; daha çok mekanik bir tutum sergiliyorum.


Kalabalık sadece gürültü getirecekse yalnızlık elbette ki tercih edilesi durur. Fakat insan yeteri kadar kendisiyle yalnız kalınca içerisindeki kalabalığın gürültüsü altında eziliyor.


Gereğinden fazla olan her şey zehirdir demiş birileri. Yalnızlık için de bu cümeyi kurmak yanlış olmaz sanırım. Burada gereğinden fazla demekle kasıt zaman değil. Ne kadar süre yalnız kalmak insana zarar verir bilemiyorum ve bununla da ilgilenmiyorum. Benim merak ettiğim yalnızım diyebilmek için ne gerektiği. Yaşamın ciddiyetinin farkında olan insanların -yazdıklarımın tümünün muhatabı onlardır- kendi içerisinde çokça kişilik barındırdığını düşünüyorum. Her duygu için ayrı bir kişilik, her ortam için farklı bir kişilik hatta belki de karşılaştığı her insan için ayrı bir kişilik. Beni böyle düşünmeye iten yegâne etken şudur: insan gözlemlenmediği zaman tüm diğer zamanlardan farklı davranır yani öz hâliyle. Diğer tüm zamanlarda öz hâlinden -belirli bir mesafeden söz etmeksizin- uzaktır. Bu durumun kişinin kendisiyle bir ilgisi yoktur. Bu durum tümüyle gözlemciyle âlâkalıdır. Gözlemci, gözlemlenen kişiyi gözlemleyerek var eder ve tüm yargılarıyla ona biçim kazandırır. Yani kimse kimseyi olduğu gibi görmez, gördüğü gibi oldurur. Bir diğer değişle düşünerek kişiyi var eder ve bir canlının ya da cansızın varlığı ancak bir başka düşünen varlıkla anlam kazanır. Bu durumu şu şekilde açıklayayım: hiç kimse Güneş'e bakmamış olsaydı Güneş' in varlığı söz konusu olur muydu? Elbette ki etkileri gözlemlenebilir ama bu varlığını kanıtlamaz. Yine de üzerimizdeki etkilerinden yola çıkarak bir tahmin yürütebilirdik; ama tam anlamıyla var olduğundan bahsedebilmek için gözlemlenebilmiş olması gerekir; ister Güneş'in kendisi olsun ister etkileri olsun. Gözlemlediğimiz zaman onu var etmiş oluruz. Şimdi bu noktada biz bakmasak bile oradaydı diyebilirsiniz ama bunu kanıtlayamazsınız. Bu bağlamda bir insanın ben bu hayatta varım diyebilmesi mantıklı değildir. Kişi ancak bir başkası için varlık ya da yokluk kavramlarından bahsedebilir. Bu nedenledir ki insan ben yalnızım diyebilmek için öncelikle ben varım, hayattayım diyebilmelidir fakat bunu diyebilmek için başka insanlar tarafından var edilmiş, düşünülmüş olması gerekir ve bu bağlamda bir insanın ben yalnızım demesi ne kadar doğrudur ? Maalesef yalnızlık, kendini ifade etmeyi bilmeyen aptal insanların ağızlarında dolanıp durmaktadır. Depresyon da yalnızlıkla aynı kaderi paylaşmaktadır. Bu kavramlar ciddi sıkıntıları beraberinde getirir ve yardım alınmasını gerektirir.