acımadan bırakıyor yere silahını

kafasında geceden kalma bol susuz votka ağrıları

elleriyle utanıyor ne garip

arabanın ön camında ağlayan bir travesti

hep konuşmaya çalışan klinik kaçkını bohem

takım elbisesi nemli

memleketi serum lastikleriyle haşır neşir

denedikçe bozulan cep numaraları

ankastre gezegenler var onun alemlerinde

ne zaman kavuşmak kelimesi geçse laf arasında

uzay hakkini vermeye başlar uzay olmanın

inan böylesi iyileşmek dediğin uçmayı baştan savmaktır


barkodlar ve papatyalar

önce bir zinciri ısırmaya başla

sadece bu hikayenin izdüşümü yansıyamıyor

suikast bilinçli bir tesadüf

jüri demek teslimiyet demektir

elementler ve iş ilanları

nedense aynı şeyler gibi


kılıcına küs bir samuray

sonrası kanı boşalmış alfabenin 

çuvallar dolusu senaryo 

ve sandıklardan taşan nükleer sakatlanmalar

muslukla öldürülen hırsız vardı bir ara suçüstü yakalanan

ona çok üzülmüştüm

fakat bu durumu sizlerin empati yapacağı dozda anlatamam


kibarca bırakıyor elindeki kahveyi masaya

kalbinde güzel bacaklı karanfiller

gerisi uğursuz cümbüşü var olmanın

yuvasından düşmüş bir kuş, ilk hangimiz yiyecektik onu

ilk hangimiz büyütecektik

atladık


delirmiş suratlar görüyorum kamburunda sabahlarının abartısız

bizi, korkunun zindanından çıkartmak için

öncelikle dişlerimizdeki zincirleri sökün