Şöyle bir baksan, kendi evinde yurtsuz denecek kadar yerin diğer yüzüne aitim.

Gezdim, gördüm. Cennetin varlığını reddetmeme yetecek kadar fazla cesetsiz ölüme şahit oldum. 

Bildim ki, benden öte bir ben yokmuş.

Aynada gördüğüm bok parçası neyse oymuşum.

Özgüvensizlik gibi görünüyor oradan bakınca, biliyorum, ama değil. Bokun kokusu bok hariç herkesi rahatsız eder zira. Öyle küstah bir memnuniyet ki bu bendeki...

Belki annem de böyle hayal etmemişti, bilmem. Kim düşünür ki halıda paytak paytak kendine koşanla solmuşların atanmamış vaizliğini yapanın aynı evlat olacağını?

Oysa bu yıkımın ihtişamına yakışmayacak kadar çok altıma işedim komşunun evinde. 


Dostum bile olmadı. Zaman geçsin diye yanında durduğum, beni istemediğinden zaman zaman emin olduğum için de orada bulunmaktan keyif aldığım insanlar yok değildi tabii. Böylece ne alınır ne satılırsın zira sahip olamadığını elden de çıkaramazsın.

Kamuya açık deliyim.

Herkese varım, kimsenin değilim.

Aidiyet kavramına darbe, sınırsızlığa fazla gelenekselim. Baklava açan tekno parti kızı, memnun oldum.


Evliliğin pasta, limonatadan ibaret olmaması gerektiğini vatanım gibi savunup sadece pasta yiyebilmek için tanımadığım düğünlere katılır, bir de güzel oynarım. Komşunun pencere demirlerini hurdaya vermek için söken Çingen kadar sizden, bir o kadar da değilim.