aldatmaca
(1 yorum)Mutluluğun ne olmak istediğimizle ne olduğumuz arasındaki yakınlık ya da uzaklık ile ilgili olduğunu okumuştum bir yerde. Sorgulamaktan kaçınsam da her gün farklı zamanlarda yüzleştiğim bir gerçeklik elbette bu. Bugün, gün ışığının pencerenin ardında kalmasını ve salonumu aydınlatmamasını dilerdim. Fakat siyah perdelerin, karanlık evlerin çocuklar için uygun olmadığını biliyorum.
Sanki hayatım birilerinin benim için özenle dikip hazırladığı bir kıyafet ve ben bugün hiç yakıştırmıyorum üzerime bu renk ve desenleri. Bunun sonu olan bir memnuniyetsizlik olmadığını itiraf etmek zor değil. Yine kendime aynı şeyi hatırlatıyorum. Boğulmamak için hep suyun üzerinde kalmaya gerek yok, belirli aralıklarla başını sudan çıkarıp nefes almak yeterli. Yağmur’u öpüp kokluyor, sonra hazırlayıp anneme götürüyorum. ‘’ Geç olmadan gelirim. Çantasına her şeyini koydum. Sizi seviyorum.’’ Annem nereye gittiğimi sormuyor. Elinden geldiğince bana soru sormamaya özen göstermiştir annem. Bakışlarımdan düşüncelerimi okumakta iyidir.
Çocuğum yanımda olmasa da anneyim, kocam çok uzaklarda olsa da evliyim. Yaşantısına hayran olduğum Aslı Hanım gibi giyinsem ve yüzümü onun gibi boyasam da ben benim. İşte, al sana gerçeklik. Yağmur’u bıraktıktan sonra eve hızlı adımlarla geri dönüyorum. Yapılacak onlarca işi görmezden gelecek ve keyfime bakacağım bugün. Kendimi yaklaşık yedi saatliğine özgür kıldım. Özgürlüğümü vitrinde özel günler için bulundurduğum Kırmızı Marlboro’dan bir dal yakarak kutluyorum. Eskiden insanlardan sigara içişimle ilgili türlü iltifatlar alırdım. Aynada kendime bakıp sigaranın parmaklarımın arasında emanet gibi durduğunu fark ediyorum şimdi. Bir saat kadar zaman geçiyor. Aynı mekânda farklı hisler arayıp kendimden birkaç saatliğine de olsa uzaklaşmanın mümkün olmayacağını fark ediyorum. Belki biraz yürümek gerçekten özgür hissettirecek bana. Apartmanın merdivenlerinden inerken Aslı Hanımın dairesinin önünde duraksıyorum. Kapının önündeki kırmızı dolgu topuklu ayakkabılar ışıl ışıl parlıyor. Saat öğlen iki. Aslı Hanım iş yerindedir. Emin olmak için çekinerek kulağımı kapıya yaklaştırıyorum. Ses yok. Küçük bir değişiklik yapıyor, ayağımdaki babetleri de ortalıktan kaldırıyorum.
Adımlarım asfaltta iz bırakmıyor ve ben, yürüdükçe kendimi de peşimde sürüklüyorum. Ayağımdaki şık ayakkabılara rağmen Aslı Hanımla hayatımızdaki tek aynılık ayakkabı numaramız. İsterse her şeyin bilincindeyken de kendini kandırabilir insan. Yalnızca belli bir zaman...
Atölye çıkışı sahilde, beton sahil kaldırımlarında İlhamını arayan bir adam çıplak ayaklarıyla yürümekte olan bir kadını görünce önce bir hayretle heyecanlandı ve sonra onu tanıdığını farketti. Merakını ve hayretini gidermek için yanına yaklaşıp kadının, heycanla afallayarak söyledi "Merhabalar Aslı Hanım İyi misiniz?!"
Aslı Hanım karşısındakinin kim olduğunu umursamadan, ve dönüp bakmaya bile tenezzül bile etmeden şöyle mirldanır "her şey aldatmaca"
Adamsa ekler; "sadece belli bir zaman"