Küçük bir kız çocuğuyum şimdi.Okula oyun oynamak için giden,acının tanımını öğrenmemiş,yeni oyuncağıyla mutlu olan o çocuğum.Dizlerimi kendime çekmiş yanan sigaramın ateşini izliyorum dakikalarca.Sevilmenin doğuştan gelen değil de menfaat olduğunu biliyorum artık.Acının sadece yere düştüğümde kanayan dizlerim değil içimde yanan ve günden güne daha da alevlenen o yangın olduğunu anlıyorum.Geceleri uyumam gereken belli bir saat yok ki olsa da bunu artık başaramıyorum.Zihnimin karanlığıyla boğuşurken doğan güneş zamanın anlamsızlığını kanıtlıyor her geçen gün bana.Düşündüklerim kalbime şiddetli bir acıyla saplanıyor.Balkonda arabaları saymak için oturmuyorum,beynimi susturmak için baktığım karanlık gökyüzüne bi duman daha üflemek için titriyorum soğukta.İçimdeki masum kız çocuğu günden güne ölüyor ve ondan bana kalan tek şey ruhumdaki yara izleri ve soğukta kızaran burnum oluyor.