Modernite ve dışlanma üzerine.
(1 yorum)Modern toplumun çarkları, çarkların dişlilerinin içinde ezilen ve bunun farkında olan her insan için eziyettir.
Farkında olmak durumu nedir peki? Nasıl farkında oluruz? Farkına varır mıyız, yoksa farkına varmak durumuna itilir miyiz?
Bu soruların cevapları kişiden kişiye değişebilir, benim içinse farklı olmak, farkında olmaktır. Artık İnsanlık gerçekten filmlerde, kitaplarda bahsedildiği gibi tektipleşmenin eşiğine hiç olmadığı kadar yakın, sosyal medya, moda, reklam sektörü hiç olmadığı kadar bir arada, bunun en büyük sorumlusu ise sosyal medya, çünkü kimlik karmaşası yaşanan dönemlerde (Ergenlik gibi) telefonlarımız sayesinde çok kolay ulaşabileceğimiz bu vakit geçirme aracı olarak kullanılan, bilinç altımızı sürekli meşgul eden medya, kişiliğimizi, giyimimizi, hal ve hareketlerimizi, hatta mizahımızı bile etkilemektedir. Binlerce yıldır topluluk halinde yaşamaya alışmış olan insan zihni, kişi farkında olmasa bile topluluk ile olan ilişkisini, iyi düzeyde tutmak adına gördüğü her şeyi saklayıp, onu işleyip mizacı haline getirdiğini düşünürsek, sosyal medyada her saniye önümüze düşen insanların, her şeyini bilinç altımıza atıyoruz. Bu sayede artık modern çarkların içinde acı hissetmeden yaşayabiliyoruz, hepimiz aynı müzikleri diniliyoruz, aynı konular hakkında aynı fikirleri söylüyoruz, bunun aksi iddia edilebilir fakat şöyle düşünmekte yarar var; Çoğunluk 3-4 müzik türü dışında müzik dinlemeyi sevmiyor, daha önce söylenmemiş olanı söyleyen insan sayısı çok az, giyim tarzları aynı eğer büyük markalardan alışveriş yapmıyorsanız evet siz artık uzaylı gibisiniz. Moda sanılanın aksine yaratıcılık sahası değil, artık bir endüstri merkezidir.
İşte böylece modern çarkların içine giriş yapıyorsunuz, eğer farklı değilseniz işiniz çok kolay. Ömür boyunca normal olmak için pahalı markalar için çalışıp, üretmeden sosyal medyada vakit öldürüp, yapay eğlencelere telefonunuzla dalıp bunu da diğer insanlarla sahte bir şekilde paylaşıp, tek tip bir asker gibi çoğunluk olan şeylere yatkınlığınızla huzurlu bir şekilde ölümü bekleyebilirsiniz. Ama herkes farklı olursa o zaman da farklılık çoğunluk olmaz mı?
Evet olur.
Fakat burada ki asıl amacımız farklı olanların dışlanamayacağı bir dünya yaratmak. Yozlaşmış sanattan, sinemadan ve endüstrinin hayal gücümüzü sınırlayan tekelliğinden kurtulmak, kültürlerin kendi kimliklerini oluşturmasını izin vererek farklı mozaiklerin bir arada olduğu toplumun ortaya çıkaracağı yaratıcılık ve farklılığa ihtiyacımız olduğunu göstermek.
Çünkü hepimiz ister istemez bu çarkın içindeyiz ve çoğumuz farkında değil ama farkında olanlar acı çekiyor, sosyal hayattan kendini dışlanmış hissediyor ve intihara yatkın oluyor, çünkü çarkların baskısını üstünde hissedip farklı olduğu için uzaylı muamelesi görüyor. İnsanlık olarak kısır döngüye girdik artık çıkışımız çok zor ama imkansız değil. Öncelikli yönetimlerimizden başlayarak bu sistemin çarklarını durdurabiliriz. Devletler bu iç içe olan ve her saniye değişen internetin hızına yetişemiyor, insanların zihinle alakalı en ufak fikri yok, düşünceler değil görünüşler her şeyi belirliyor ve yozlaşıyoruz. Bilim kimsenin umurunda değil, nasıl gösterildiyse onu doğru sanıyoruz, eleştiri kültürü yok oluyor kimse yüce devlet adamları veya yüceltilmiş insanları eleştiremiyor. Takipçisi çok olanın haklı olduğu bu dünyanın, gelişmek ve ilerlemek için gerekli olan Dünya olduğundan şüpheliyim, ama her şeye rağmen ilerleme de devam ediyor daha internet ile büyümüş insanların ne gibi sorunlarla karşılaştığının farkına varmadan, bütün dünyamızı internete taşımaya uğraşıyoruz. Tüm bunlar olurken de hayatlarımız devam ediyor ve magazin, kıyafetimiz daha önemli bir sorun olarak herkesin bir numaralı sorunu halinde devam ediyor. Dışlanmış olanlar ise devranın belki bir gün dönebileceğini düşünerek kendilerini avutuyor.
Ben bu alana “tık”lar dünyası diyorum;kirli ve gürültülü bir dünya.Zihnimdeki “Tık”lar dünyasının insan üstündeki tesirini çok güzel anlatmışsınız.Tektipleşmenin farkına varılmadan gittikçe çığ gibi büyüdüğü,birikimlerin zihinlere ve yüreklere değil de markalara yapıldığı bir yer haline geldi dünya.Bununla baş etmenin bir yolu var mıdır ? Bilmiyorum ama dışlanmış olmanın yalnız hissettirmediği aşikâr.Teşekkür ederim bu metin için.