Sait Faik'ten Semaver öyküsünü seçer; seçkiye koyması için bu öyküyü anımsatırdım. Ve onun bu öykü hakkında neler söyleyeceğini dinlerdim.
Geri döneyim ‘Semaver’ öyküsüne. Bir oğul, işçi. Sabahları annesi namazını kılmadan önce onu uyandırır. Daha yataktan kalkmadan başlar oğulun annesine yaptığı şaklabanlıklar. Annesinin de hoşuna gider bu oyunlar. Oğlunun ayağını uyansın diye gıdıklayan da odur.
Anne (ad)çocuğu olan kadın, ana.Oğul (ad)erkek evlat. Bu kısacık sözlük tanımları anlatamaz ana oğul ilişkisini. Hele bir de öyküdeki gibi babanın yokluğu (yokluğu görünmez olsa da) gibi bir durum varsa bu bağ daha da güçlenir. Sabahları içtiği semaver çayı onu hazırlar günlerine. Öyküdeki karakterimiz (boş verin Sait Faik’in ona koyduğu adı, bir oğuldur o öyküde) fabrikadaki salep ve evdeki semaver çayı arasında huzurlu bir yaşam sürer. Saftır. Annesinin namazını yaptığı şakalarla bozunca ‘Allah hiç gülmez mi?’ diye sorar. İşçileri çağıran düdüğün tiz sesinden önce annesinin sesi kulaklarındadır.
İşe gitmeden önce annesini yanağından öptüğünde dudaklarında hissedeceği soğukluğa kadar sürer bu. Ölümün hiç korkutucu olduğunu düşünmez. Sadece biraz soğuktur, o kadar. Hayatında artık semaverde annesinin hazırladığı çay olmayacaktır. Yalnızca fabrikada dağıtılan salep, o kadar.
Öykünün devamında neler yaşar acaba Ali? Sabahları kulakları alışkanlıkla annesinin seslenmesini aradığında içinde neler yaşanmıştır? Hayatı çay ve salep basitliğiyle gören oğul, saflıkla ve çocukça şakalar yapan oğul, annesinin ölümünden sonra büyümek zorunda kalmış mıdır?
Büyümek 1. Organizmanın bütününde veya bu bütünün bir bölümünde, boyutlar artmak, irileşmek, eskisinden büyük duruma gelmek. 2. Yetişmek. 3. Yaşı artmak, yaşlanmak.
Bu tanımların hiçbirinde büyümenin verdiği acı yok. Büyümek için heyecanlanmamız ve korkmamız yok. Ailenin ölümü ise hiç yok.
Ebeveynlerin ve bize ebeveynimiz olmasa da ebeveynlik edenlerin kaybı çocukluk yıllarımızın korkusudur. Hatırladığım en eski hatıra, okulun ilk günleri ve ben yalnızlık çekip tek başıma kalmışken gelen annemle ilgili. Onu görünce kollarına koşarak sarılmam ve kafamı karnına sıkıca bastırmamla ilgili.
Çocukluk yıllarımda bu öyküyü okurken üzüldü Ali’ye. Arkadaşım olsa onun yanında anne dememeye çalışırdım üzülmesin diye.