NEREYE KADAR ?
(0 yorum)Hayatın renklerine aldanmamak gerek sanırım . Ya da o renklerin bizlere ait oldukları olgusuna . Çünkü , ne zaman umuda güzelinden rengi olan bir gömlek giydirsem , ya üzerine bir şey döküp batırıyor , ya da kırış kırış edip fırlatıyor . Bazen , hayatın akışının vasat olabileceğini , senin için biçilen vaktin bu şekilde olduğunu kabullenmen gerekiyor . Aksi takdirde gülümsemelerinin ardı boş olduğu için yapay bir süs çiçeği gibi geziyorsun ortada . Kimse halini sormaya bile yanaşmıyor , bir ihtiyacın olduğunu düşünmüyor ya da bir sebebe bağlı olduğunu umursamıyor . Evet zaman her zaman var , evet akıp gidiyor ancak bazen yolculuğu bize pek yaraşmıyor . O kendi işini görürken , sen peşinden mecburen sürüklenen platoniği gibi oluyorsun aslında . Çünkü vakitten vazgeçmenin bir yolu yok ve ona takıntılı olmamanın da bir yolu yok . Sen onu eğlencesine kullandığını düşünürken , o senin elinde olan ne varsa alabilecek şekilde eğleniyor seninle . Konular çok iç içe ve karmaşık . Anlatmaya başlayınca bitecek gibi de değil . Sadece vakit benim vaktim değilmiş gibi işte . Uzun süredir kahrını çektiğim şeylerin arasında sabret lafı duymaktan sıkılmış bir ruh olarak isyan edesim de yok değil ancak seyirci kalacağım biraz daha . Sadece nereye kadar bu şekilde devam edebileceği sorusu mevcut yankılarımda ...