Ölümün Rengi
(13 yorum)Evet dostlar bu postun amacı her birimizin öznel bir şekilde ölümün rengini seçmesi ve buna bir anlam yüklemesidir.
Kanımca ölümün rengi gridir. Birbirine karışmış anılar ve tükenmiş duygular ile dolu solgun bir gri.
Bir sayfa kapanıyor ve ne olacağını bilmediğimiz temiz bir sayfa açılıyor. Bence o sayfanın rengidir, beyazdır.
Ölümün rengi siyahtır, tüm renkleri yutar.
Kapalı mor diye tabir edebileceğimiz #3d005c hex kodlu renktir
Beyazdır. Nasıl ki tüm renkler birleşip beyazı oluşturuyorsa o an geldiğinde de hayatınızda gördüğünüz ya da göremediğiniz tüm renkler yine o rengi, beyazı oluşturacaktır.
Ölüm farkındalığına ulaştığımda, bu sonu irdelediğimde algımda aralanan ve yoğunca hissettiğim şey çoğu zaman sonsuz bir renksizlik oluyor. Bütün renklerin aşırılığından oluşan bir renksizlik. Bir şeyin bitmesinin değil, her şeyin haddinden fazlalaşmasının ve bu yoğunluk baskısının hiçleştirmesi temas ettiği canlılığı. İşte bunun renksizliği.
Betelgeuse Pembesidir
Kültürümüzde ölüm ve yası temsil edişinden dolayı siyah diyorum.
Siyahtır; bilemezsin ölümden sonra ne var. Senin için koskoca bir soru işaretidir, koskoca bir bilinmezlik. Belki sonsuz bir dünya belki de bir hiçlik. O gün gelince görürüz artık.
Bavyeralı ustalar saklamış yıllarca rengi. Bir ölüye soğusun veya şişmesin diye teslim edilen bıçak, cam prizma ve sırrını paylaşmamak rengi. Tüm renklerde cesetler gömdük, yakıldık, vurulduk, boğulduk, dövüldük rengi. Aç bırakıldı diye fahişeleşen toplumun kaptığı frengi. Körlük, sağırlık, zihinsel hastalık rengi. Rayları rahat uyumak için kafanı yasladığın yastık sanarken, tünelin sonundaki ışığın bir tren olduğunu anlama rengi. Yol kenarındaki meyvesiz ağaçların alnında yazan “gitmenin tohumu gelmektir” cümlesine karşın, hiçbir otopsi raporunda ‘Çünkü doğmuştu’ cümlesinin yazmayacağını anlamak rengi.
Faraday öğrenene kadar gösteremeyeceğin bir renk.