Her şey, bir kitabın sayfalarını karıştırırken rastlanan çay lekesinden ibaretmiş.
Hiçbir zaman silinmeyen ama zamanla varlığı da hissedilmeyen o leke beni anlatıyor işte.
Dokuduğumu sandığım şeylerden değerek geçmişim.
Yağmur sularının ayak bileğine kadar geldiği bir bodrumda ölü bulunduğumda yirmi iki yaşındaydım.
aklımdan geçenler bir yanılgıdan ibaretmiş. Ve boşuna kürek çekmişim.
O lekeyi sadece benim hatırlayacak olmam gençliğimin nefesini kaybetmekten daha ağır geliyor bana.
bu dünyaya ait olan hiçbir şey beni tam anlamıyla tatmin edemeyecekmiş.
Dokunduğum hiçbir ten bana kendimi canlı hissettirmemiş