Arabalı vapura arabayı park ederken stop lambasını demire çarpmıştım. Araba kiralıktı. Tutanağa çarptığım araç olarak vapur yazdım. Evet.
Bir şiir dinletisine davet etmişti beni üniversitedeki hocam. Şiir dinletisinde Cemal Safi ile tanışma şansım olmuş, kendisiyle muhabbet etmiştik. Bana kitabını imzalarken Kırık Kalpli Şaire diye imzalamıştı kitabı. En çok buna şaşırdım hayatımda ve nedenini sordum Cemal Beye bana şöyle dedi. Her şairin bir mahlası varken senin niye olmasın ki?
Bir keresinde de İstanbul dönüşünde Çorum'da mola verdik. Babam ve kuzeni arabadan inip leblebiciye girdiler. Malum çorum leblebisi meşhurdur. Beş dakika sonra leblebiciden çıkıp arabaya bindiler. Babamın kuzeninin elinde bir poşet leblebi. Babamın elinde kocaman 7 kişilik aileye yetecek bir güveç kabı :) Baba Çorum'un nesi meşhur dediğimde Leblebi iki lokmada biter bu ömürlük demişti :) bir de buna çok şaşırmıştım.
Henüz ilkokuldayken(sanırım 2.sınıf) , köyümüzün lojmanın da kalan ve çok çekindiğim ama sevdiğim bir öğretmeninimizin arabasının anahtarı içerde kalmış ve araba kilitlenmiş. Açılmıyor. Yalnızca bagajı açılıyor ve orada daire şeklinde servis tabağı genişliğinde falan bir delik var içeriye açılan. Biz oyun oynarken beni çağırdılar ve beni o delikten arabaya geçirdiler. Ve onların tarif etmeleriyle kapıyı açıp anahtarı kurtardım. Karşılığında sanırım bakkaldan bana istediğim herhangi bir şey almıştı. Çok garip gelen ve hala şaşırdığım bi anım. Hatırladıkça gülerim. Buraya yazmam doğru oldu mu bilmiyorum ama aklıma ilk gelen buydu
:)