Yine yazıyorum, yine seni anlatıyorum satırlara. Sayfalar dolarken yine de anlatamıyorum içimdeki seni sana...
Sıcak bir yaz günü, beyaz tişörtüm ve mini kot şortum, belime sarılmış kırmızı bir oduncu gömleği. Başıma geleceklerden habersizce duruyorum. Sigaramı yaktım, o güne kadar içtiğim hiçbir sigara bu denli başımı döndürmemişti. Seninle göz göze geldiğim o anın benim için tam anlamıyla bir 'milat' olduğunu bilmiyordum. Gözlerindeki o bakışın kalbimi eritişi, seni arzulayışım sanki dün gibi aklımda. Zamanla ruhlarımız birbirini tanımaya başladığında bunun verdiği huzur tarifsizdi. Kocaman bir ruhun iki bedene bölünmesi gibiydi. İnsanın hayata ruh eşini aramaya geldiğini sanırdım ve bunu başardığıma inanmıştım. Ama hayatın insan için bir arayış yolu olduğunu bilmiyordum. İnsan hayatta olduğu sürece sürekli bir arayış içindeymiş. Huzuru bulmuştuk fakat başlarda yaşadığımız heyecanı arıyorduk. Zamanın oynadığı bu oyuna eşlik ettiğimizin farkında değildim. Sevmek aslında su içmek kadar gereklidir ve sevgiyi bir o kadar da su içmek kadar sıradanlaştırandır zaman. Suyun önemini biliriz ama susuzluktan ölene kadar anlamayız değerini.
Artık bir kaçış arayışı içindeydik. İnsanın zaman zaman kendinden de kaçmak istediği o özgürlük açlığına benziyordu bu. İnsan ruhunun her duyguya aç olduğunu keşfettim. Ve bir insanın kollarında tutsak olan huzurun zamanla ruhun özgürlüğünü hapseden bir kafese dönüştüğünü anladım. Ve özgürlüğün bulduğu ilk kapıdan dışarı kaçmasıyla huzuru kaybettim. Ve sevgide kazanan hiçbir taraf olmadı.
Özgür müyüm? Bilmiyorum, belki de. Ama huzura aç olduğumu biliyorum. Şimdi nasıl anlatılır o çaresizlik? Geri dönmek istiyorum ama yüzüm yok, gücüm yok. Uçuruma yürüyor gibiyim. Ellerimden tutabileceği bir mesafe bile bırakmamışken ona, hâlâ arkamdan gelir mi diye bekliyorum.
Ve zamanın aşk üzerinde nasıl bir etki yarattığın şöyle tarif edebilirim; insanın aşık olduğunda nasıl gür bir şekilde harlayan alevle yürüdüğünü, zamanla alevin can yakmaya başladığını ve alevin son bulmasıyla küle dönüşüp insanı da yok ettiğini biliyorum.