Yakaladılar tutup bileklerimden,
üstümü arayıp,
eller havaya dediler.
Kalbimin içindeydi zulam,
Bulamadılar üzerimde izini,
Gömdüğüm yerler çok derindi....
Uçuyorum...
Ama bir kafesteyim.
Beni dışarıya salıyorlar uç diye,
Niye, niye, özgürlük nerede?
Niye, niye yağmur üstümüzde?
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi...
Uyumuyorduk artık,
çünkü gecenin karanlığıydı yatağımız
ve bir demir gibi büküyorduk akrebi yelkovanından,
pas kokusuydu soluduğumuz.
ve sen, gittikçe ...
Kanatlarım olsaydı eğer
Çağırmazdı mavi bu kadar beni
Kim bilir belki
Ben de maviyimdir
Bu yüzden çağırıyordur beni
Bilmediğim bir dilde
Yazılmış bi...
Sessizce geçiyor geceler
Usulca kanıma giriyor uykusuzluk
Bisiklete binerken sahilde kumu ayaklarımda sıkıştırırıken
Lunaparka giderken
Martılara sim...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok